20 Aralık 2016 Salı

MOBBİNGİN BİR "SON KULLANIM TARİHİ" NE YAZIK Kİ YOK !



Mobbing ülkemizde artık yeni bir kavram olma sürecini geçmiş durumda. Yıllardır süren mobbing nedir ne değildir kavramlarının tanımlandırılma süreci nihayetinde bitti diye düşünüyorum. basit anlamıyla iş ve sosyal hayatta her türlü bezdirme politikası ile birlikte gerçekleşen bir "sürekli taciz" durumunu mağdura yaşatan mobbing için tanımının kabulünün dışında gerçek anlamda bir yerediniş ve kabulleniş henüz -ne yazık ki- yok. Her durumda olduğu gibi, amiyane tabiriyle; "arkan sağlamsa", "dayın varsa", "paran varsa" sen de mobbinge karşı -ancak- varsın denilebilir. Ben ve eşim uzun yıllar boyunca işyerlerimizde yaşanan illegalliklere göz yummadığımız ve karşısında durduğumuz kişilerin kurdukları düzenin tekerine çomak soktuğumuz için mobbinge uğradık. Her ikimiz de çalışma hayatımızın son yıllarını mobbing mağduru olarak tamamladık. Eşim, çalıştığı bankadan emekliliğine bir kaç ay kala -sözde- kendi isteğiyle ayrılmak zorunda kaldı. Ben 14 yıl boyunca çalıştığım şirketimden, önünde sonunda beni kapının önüne koymayı aklına koymuş ve bunu sürekli bir tehdit unsuru olarak şahsıma söylemekten çekinmeyen amirimle -güya anlaşarak- susma karşılığı haklarımı almak üzere kendimi attırarak- ayrılmak zorunda kaldım. Eşim lisans, ben de yükseklisans mezunuyum. 4 yıl kadar önce yaşanan o karanlık dönemde 40'lı yaşlarımızı geçmiş ve psikolojik olarak bitmiş halde olduğumuzdan yeni bir iş kurma ya da yeni bir iş yerine ve yeni insanlara güvenememe sorunumuzla bağlantılı olarak çalışma hayatına uzun süre dönemedik. Maddi ve manevi çöküşün sınırında olduğumuzu farkettiğimiz zaman geldiğinde yaşadığımız haksızlıklarla bağlantılı olarak, "yokolma" düşüncelerinden sıyrıldığımız günden beridir halen biz iki üniversiteli olarak istanbul pazarlarında yağmurun, karın, güneşin altında saatlerce dikilerek pazarcılık yapıyor ve hayata tutunmaya çalışıyoruz. Mobbing mağduruna el uzatacak kim ya da hangi dernek var diye araştırdığımızda karşımıza çıkan sosyal paylaşım sayfalarının moderatörleriyle görüştüğümüzde anladık ki pek çoğu yine bu sosyal ortamda kendilerine isim yapmaya çalışan şarlatanlardan çok da farklı değillerdi. Konuyla ilgili bulduğumuz, ulaştığımız avukat ve bilirkişilere, uğradığımız tacizlere ait belge, ses kaydı, video görüntülerini sunmuş olmamıza rağmen bizden sadece dava dilekçesi hazırlamak için dava başına o günkü parayla 5-6 bin lira para talebinde bulundular. Avukat sizi belli bir bilirkişiye, bilirkişi olduğunu söyleyen kişi de sizi bildiği yani kumpasın diğer ayağı olan avukata ikram ediyordu anlayacağınız. sonrasında da talep ettiğiniz maddi manevi tazminatla ilgili devlete yatırılması gereken belli bir yüzdeye sahip parasal tutar da vardı üstelik. Yani mağduriyetiniz öyle işyerinizden kaçıp kurtulmakla bitmiyor bu ülkede. Kucaktan kucağa geziyorsunuz. Taa ki siz "lanet olsun, istemiyorum hakkımı" diyene kadar devam ediyor taciz. Mağduriyetinizin ise bir son kullanım tarihi yok. O ortamdan ayrılalı 4 uzun yıl geçti. Ancak; içimde, ruhumda, kalbimde, beynimde, bedenimdeki mobbing asla bitmedi ve biteceğini de zannetmiyorum. Bana o korku, baskı, üzüntüyü yaşatan, benim ilaçlarla ayakta durduğum, neredeyse her ay düzenli bir şekilde ambulansla kalp krizi geçiriyorum, tansiyonum yükseldi beyin kanaması geçiriyorum, depresyona bağlı kriz geçiriyorum sanrısıyla acil servislerle tanışmama vesile olan insanlardan uzaklaştıktan bir altı ay sonrasında hayatımda ne bir hastalık ne de bir ilaç kullanımı kalmamasına rağmen halen benim pazarda satış yaparken onların ofiste bilgisayarlarında tetris oynuyor olmalarını düşünmeden edemiyorum. Mobbingin kalıcı hasarı da bu sanırım. Bitse de Hiç birşey eskisi gibi olmuyor. Herşeyin eskisi gibi olması için ülkemizde elinizden tutup sizi o karanlıktan çıkaracak iyiniyetli insanlar henüz yeteri sayıya ulaşmadılar çünkü. Mobbing mağduru -az sayıda örnek davaya rağmen- henüz tek başına ayakta durmanın yollarını aramaya devam ediyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder